Türkiye nerede? Türkiyenin Sınırları

Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının birbirine çok yaklaştığı bir alanda yer alan Türkiye Cumhuriyeti, doguda Gürcistan, Ermenistan, Nahçıvan ve Iran, batıda Bulgaristan ve Yunanistan, güneyde Suriye ve Irak ile komsudur. Bu sınırların çoğu Osmanli imparatorluğunun parçalanmasından sonraki anlaşmalarla çizilmiştir. Konumu nedeniyle eski Asya Türk kültürünün Avrupa’ya ulaştırıldığı bir geçit yeri olan Türkiye, ayni zamanda bati dünyasının doğuya açılan penceresidir. üç tarafı denizlerle (Akdeniz, Karadeniz ve Ege Denizi) çevrili olan Türkiye’nin deniz sınırları, ülkeyi yalnızca yakin bölgelerle degil, bütün dünya ile komsu haline getirir. Bu uzun kıyılar ve kıtalararası köprü niteliği nedeniyle ülke, büyük ticaret ve göç yollarının merkezi dolmuştur. Türkiye, hem bir NATO ülkesidir hem de Islam ülkeleri arasında çok tarafli ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi konusunda aktif bir rol oynamaktadır. 

Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzölçümü 814.578 km2 dir. Yüzölçümünün %3’lük bölümü Avrupa kıtasında yer alan akya topraklarıdır. Asya kıtasında yer alan %97’lik kısmına ise Anadolu denir. Dikdörtgeni andıran ülkenin genişliği yaklaşık 550, uzunluğu 1500 km kapardır. Dogu’daki en uç noktası, Iran ve Nahçıvan sınırlarının kesişme noktasıdır. En bati ucu ise Gökçeada’daki Avlaka burnudur. Kuzeyde en uzak sinir noktası Sinop ilindeki İnceburun, en güney ucu da Hatay ilindeki Beysun köyüdür. Deniz sınırlarının uzunluğu 8333 km, kara sınırları ise 2875 km’dir. Bu yüzölçümü ile Türkiye, Iran dışındaki bütün komsularından daha geniş topraklara sahiptir. 

  • Resmi adı: Türkiye Cumhuriyeti,
  • Başkenti: Ankara
  • Nüfusu: 83 milyon 614 bin 362 kişi (2020 TÜİK)
  • Dili: Türkce,
  • Para birimi: Türk lirası,
  • En yüksek doruğu: Büyük Ağrı 5122m
  • Yönetim biçimi: Parlamenter Cumhuriyettir. 

Türkiye Cumhuriyeti’nin nüfusu yaklaşık 83 milyondur. Nüfusun 2000 yılında 65. 5 milyon. Nüfus dagilimi bakımından Türkiye’deki coğrafi bölgeler farklı özellikler gösterir. Ülke nüfusunun hemen hemen yarısı kıyı bölgelerinde toplanmıştır. İç bölgeler ise genel olarak daha az nüfusludur. Türkiye’de 1950’lerden itibaren nüfus artısı teşvik politikası terk edilerek, nüfus planlamasına geçilmiştir. 

Türkiye eski dünyayı oluşturan Avrupa, Asya ve Afrika‘nın birbirlerine en yakin olduğu ve Avrupa ile Asya’nin kucaklaştıkları bir noktada yer almaktadır. Coğrafi konumu nedeniyle ana kara parçası olan Anadolu, tarihin sekillenmesine yol açan değişik halk kitlelerinin toplu göçlerine şahit oluştur. Sayılamayacak kadar medeniyetin sahibi olan Anadolu her biri kendi öz kimliğine  bağlı ancak birbirinden etkilenen kültürlerin bir bileşkesini geliştirmiştir. 

Ülkenin çoğunluğu Güney Bati Asya’da bulunduğu Türkiye, Avrupa ve Asya’nin hudutlarını kucaklaştırmaktadır ve Avrupa’da toplam 780.580 km²’lik bir yüzölçümü vardır. Ülke doguda Gürcistan, Ermenistan ve Iran ile Güney’de Irak, Suriye ve Akdeniz ile çevrelenmiştir. Batı’ya doğru Ege Denizi, Yunanistan ve Bulgaristan Kuzeye doğu Karadeniz diğer hudutları oluşturur. Türkiye’nin coğrafi koordinatları 36° 00′ – 42° 00′ Kuzey Enlem ve 26° 00′ – 45° 00′ Güney Boylamı dir. 

80 idari ili olan Türkiye, Karadeniz Bölgesi, Marmara Bölgesi, Ege Bölgesi, Akdeniz Bölgesi, Iç Anadolu Bölgesi, Dogu ve Güneydoğu Bölgesi olmak üzere yedi coğrafi bölgeye bölünmüştür. 

Türkiyenin Dağları

Kuzeyde Karadeniz kıyıları boyunca uzanan dağlara Kuzey Anadolu Dağları adı verilir. bunların başlıcaları: kıyıda Küre, Canik ve Doğu Karadeniz Dağları daha doğuda yer alan Kop ve Mescit Dağlarıdır. Güneyde ise Toros Dağları ve kendi içinde üç kısma ayrılan dağ sırası uzanır. Batı Toroslar, Orta Toroslar ve Güneydoğu Toroslardır. Kuzey Doğu Anadolu bölgemizde Kuzey Anadolu dağları ile Toros dağları birbirlerine çok yaklaşırlar ve geniş dağlık bir alan oluştururlar. Kuzeyde Allahu Ekber dağları ortada Karasu – Aras dağları, güneyde de Güneydoğu Toroslardır. Ağrı, Tendürek, Süphan, Nemrut bu bölgemizde yer alan volkanik dağlardır. Batı bölgemizde yer alan dağlar ise kıyıya dik uzanırlar. En önemlileri Kazdağı, Bozdağlar, ve Aydın dağlarıdır. Kuzeybatı, güneydoğu ve iç bölgelerimiz oldukça alçak bir görünüme sahiptir. 

Ovalarda ise Türkiyenin en büyük ovası Konya ovasıdır. En verimli ovası ise Çukurovadır. Karadeniz bölgesinde Bafra ve Çarşamba ovaları. Ege bölgesinde küçük ve büyük Menderes, Gediz, Bakırçayı ovaları. Marmara bölgesinde Ergene ve Meriç ovaları iç kesimlerde ise çeşitli yüksekliklerde Bursa, Eskişehir, Ankara, Konya, Erzurum, Erzincan ve Muş ovaları bulunmaktadır. 

Türkiye Tarihi 

Türkiye Tarihi

Çin tarihine göre ilk bilinen Türkler, Dogu Türkistan’ın Kuzeyin’de M.Ö. 2.000 yıllarında Dzungaria’da yaşamışlardır. M.Ö. 1.500 lerde Türkler dağılarak göçebe ve savaşçı kabileler oldular ve Altay ve Tien Shan Dağları bölgelerine yerleştiler. 2. yüzyıldan itibaren siyasi, askeri iklimsel nedenler göçebe kavimlerin steplerin kenarlarında yerleşik medeniyetler kurmalarını sağlamıştır. Hunlar Iç Asya ve Avrupa’da; Oguzlar Iran ve Anadolu’da; Akhunlar Afganistan ve Dogu Hindistan’da; Bulgarlar Balkanlar ve Volga’nin kıyılarında; Sabarlar Kafkasya’da; Peçenekler, Kipçaklar ve Uzlar Dogu Avrupa ve Bulgaristan’da ve Uygurlar Iç Asya’da yerleşmişlerdir. M.Ö. 2. yüzyıl ile M. S. 20. yüzyıl arasında böylece hakiki Türk kabileleri kendilerini 18 milyon km² lik bir alan dağıtmışlar ve bir çok devlet ile imparatorluklar kurmuşlardır. 

Bu arada dogu ve bati medeniyetlerinin birleştiği yer Anadolu dünyanın en eski medeniyetlerini büyüttü. Hattiler Anadolu’da en eskiler olarak insanlarca biliniyorlardı. M.Ö. 2.500 de yüksek düzey bir medeniyete eriştiler. Anadolu’ya Kafkas Dağları üzerinden giren Hititler, Hattilerle kaynaştılar ve Anadolu’da ilk sosyal ve siyasal kurumu meydana getirdiler. Hurriler, Luwiler, Urartular, Fenikeliler, Lidyalilar, Karyalilar, Likyalilar, Iyonyalilar ve Bizanslılar hep burada büyük medeniyetler kurdular. Sonuç olarak Anadolu’nun nihai sahipleri Türkler bu topraklarda üç büyük imparatorluk kurdular. 

Türklere Anadolu’nun kapılarını açan Oguz Türkleri’nden Selçuklular oldu. Onlar M.S. 990 da Bati Asya’da güçlü bir imparatorluk kurdular. M.S. 1243 Erzincan Savasi’nda öldürücü olarak yenmeleri sonucu kısa hayatlı oldu. Bu yenilgiden sonra Anadolu çeşitli prensliklere bölündü. Bunlardan birisi olan Osmanli Türkleri daha önce Selçuk egemenliğinde olan diğer prenslikleri nihayet bir araya getirerek Anadolu’nun bütünlüğünü yeniden sagladı. 

Böylece onlar tarihin en büyük ve en uzun yasayan imparatorluklarından birini kurdular ve Istanbul’un Fatihi 2. Mehmet Avrupa’da “Muhteşem” diye bilinen Kanuni Süleyman, Bağdat ve Erivan Fatihi 4. Murat zamanlarında parlak egemenlerin birbirlerini takip etmeleri sonucunda bu medeniyet ve kültür 16. ve 17. yüzyılda şahikasına erişti. Bu sultanlar sadece iyi bir general ve devlet adamı degil, fakat ayni zamanda gösterici sanatlara cömert hami olan, Osmanli geleneklerine göre müzik ve siir yazan çok iyi eğitilmiş kisilerdi. Osmanli İmparatorluğu on yedinci yüzyılın sonlarından itibaren 1. Dünya savaşı sonunda neticelenen tedrici bir düşüşe girmeye başladı. 

1914’te sarasın basında bir oldu bitti ile savaşa giren Osmanli İmparatorluğu bu savaşın sonunda yıkılma felaketi ile karşıraşmisti. Müttefik Devletler tarafından yenildiğinden 1920’de İmparatorluğun bölünmesini gerçekleştiren Sevr Anlaşmasını imzalamaya mecbur edildi. 

Tarihin bu en belirleyici anında Mustafa Kemal Atatürk‘ün liderliğinde Türk milleti yabancı güçlere karşı, özgür, egemen ve bağımsız ülke olarak yasamak için Kurtulus Savaşı mücadelesini başlattı. 

Kurtulus Savaşı 19 Mayıs 1919’da başladı ve 29 Ekim 1923’de Türkiye Cumhuriyetinin ilanı ile sonuçlandı. T.B.M.M, Sultanlığı 1. Kasım 1922’de kaldırdı. Böylece Osmanli İmparatorluğunun 6 yüzyıldan fazla süren saltanatı sona erdi. 

Uzun müzakerelerden sonra 24 Haziran 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması Türk Kurtulus Savaşında kazanılan zaferi tasdik etti ve hukukileştirdi. 

Büyük Atatürk’ün 15 yıllık Cumhurbaşkanlığı sırasında Cumhuriyetin kurulusundan başlayarak yürürlüğe koyduğu devrimci reformlar ülkeyi anayasal, modern bir devlet haline dönüştürmeyi hedeflemişti. Bu reformlar yeni Cumhuriyet’in temellerini kurdu. 

Cumhuriyet, hukukun evrensel kaidelerini Türkiye’ye soktu. Bu bağlamda irk, dil, din farklılıklarına bakılmaksızın bütün vatandaşların eşit ve özgür olması fikri, toplumsal birliğin  kurulmasını temin eden Cumhuriyetçi Anlaşmanın temelini kurmuştur. Din ve inanç özgürlüğüne kefil olan laiklik, vatandaşların düsüncelerini özgürce ifade etmelerini ve siyasal sürece katılmalarını saglayan demokrasi ve onları korku ve baskıdan azat yasatan hukukun üstünlüğü Cumhuriyet’in yaptığı Toplumsal Anlaşmanın sonuçlarıdır. 75. yılın deneyimleri Türk halkinin bu modern medeniyete erişmek için yeni girisimi ellerine almış oldugunu ispatlamıştır. 

Coğrafi Bölgeler 

Türkiye Coğrafi Bölgeler

1941 yılında Ankara’da toplanan Birinci Coğrafya Kongresi, uzun süren çalısmaları sonunda Türkiye’yi yedi Coğrafi bölgeye ayirmiştir. Adi geçen kongrenin çalışmalarında; Türkiye’nin üç tarafının denizle çevrilmiş olması, uzun kenarları boyunca kıyıya paralel dag siralarının bulunuşu, bu dağların yüksek, amma az engebeli olan orta kesimi deniz etkisinden ayırması, bu yüzden kiyi seridiyle iç kesimler arasında iklim, doğal bitki örtüsü, tarım çeşitlerinin dagilimi ve bunların ulaşım sistemlerine ve konut tiplerine etkisi gibi etmenler göz önünde tutulmuş ve Türkiye’nin dört kenar bölgeyle üç iç bölgeye ayrılması mümkün olmuştur. Tespit edilen yedi bölgeden ilk dördü ne komsu olduğu denizin adi verilmiştir (Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz Bölgeleri). Diger üç bölge de Anadolu bütünü içindeki yerlerine göre adlandırılmıştır (iç Anadolu, Dogu Anadolu ve Güney dogu Anadolu Bölgeleri). 

Türkiye’den geçen fay hatları

Türkiye dünyanın önemli deprem kuşaklarından biri olan AlpHimalaya kuşağı üzerinde yer almaktadır. Ülkeyi bastan basa kateden Kuzey Anadolu fayı hattı basta olmak üzere, Türkiye’de daha çok sayıda aktif fay bulunmakta dir. Kuzey Anadolu Fayı üzerinde son yüzyılda, 1939’da Erzincan’dan baslayan ve dogudan batıya doğru, fay parçaları boyunca düzenli bir seyir izleyen 7 büyük deprem olmuştur. 17 Ağustos 1999 tarihinde, merkez üssü Izmit olan 7.4 şiddetindeki son Marmara depremi de, Kuzey Anadolu fayının Dogu Marmara bölümünde gerçekleşmiştir. “Asrin felaketi” olarak nitelendirilen Marmara depremi, 1939 Erzincan depreminden sonra Türkiye tarihinin en büyük depremidir. 

Türkiye’nin en fazla nüfus yogunluğuna sahip geniş bir bölgesinde meydana gelen Marmara depremi, en fazla Izmit, Yalova, Sakarya ve Bolu illerinde olmak üzere Istanbul, Eskisehir, Bursa ve Zonguldak gibi çevre illerde de çok sayıda can kaybı ve hasara yol açmıştır. 15 binin üzerinde kişinin hayatini kaybettiği depremde, 25 bini askin bina yıkılmış, 200 bin civarındaki konut ve işyeri de hasar görmüştür. Depremden hemen sonra harekete geçen Türk hükümeti, depremin yaralarını sarmak için seferber olmuştur. Basta Almanya, israil, Yunanistan ve Rusya olmak üzere toplam 83 ülke kurtarma ekipleri ve çeşitli yardim malzemeleri göndermiş, depremden zarar görenlere yardim aracıyla Türkiye’de ve dünyanın birçok ülkesinde, gerek hükümetler gerekse sivil toplum örgütleri bünyesinde yardim kampanyaları başlatılmıştır. Deprem sonrasında meydana gelen bu uluslararasi dayanışma ve duyarlılık, Türk halkinin tamamı tarafından takdir ve şükran duyguları ile karşılanmıştır. 

Marmara Bölgesi 

Marmara Bölgesi Hakkında Bilgi

Marmara Bölgesi, Balkan Yarımadası ile Anadolu arasında bir geçiş alanı oluşturur. Avrupa ve Asya bu bölgede birbirine bağlanır. Yaklaşık 67. 000 km2 lik yüzölçümüyle ülke yüzeyinin %8, 5’ini kaplar. Adini bütünüyle toprakları içinde kalan ve bogazlar aracılığıyla Karadeniz ve Ege Denizi’ne açılan ayni adli iç denizden alır. Ege kıyıları açığında yer alan Bozcaada ve Gökçeada (İmroz) da Marmara Bölgesi alanına girmektedir.

Marmara Bölgesi doguda Karadeniz ve Iç Anadolu Bölgeleri, güneyde Ege Bölgesi, kuzeybatıda da Yunanistan ve Bulgaristan ile çevrilidir. Diğer bölgelerde olduğu gibi, Marmara Bölgesi’nin sınırlarıda her yerde il sınırlarına uymaz. Edirne, Kirklareli, Tekirdag, Istanbul, Kocaeli ve Yalova illeri bütünüyle bölge sınırları içindedir. Sakarya, Bilecik, Bursa, Balıkesir ve Çanakkale illerinin bazı toprakları ise Ege ve Karadeniz Bölgelerinin sınırları içinde yer alır.

Marmara Bölgesi’nin halki geçimini sanayi, ticaret, turizm ve tarımdan saglar. Türkiye’nin başlıca sanayi bölgesidir. Bölgedeki en gelişmiş sanayi alanı Istanbul, Bursa, Izmit eksenidir. İlk çağdan beri önemli bir ticaret merkezi olan ve kıtalararası ulaşım yolları üzerinde bulunan Istanbul, bölgeye ülke çapında bir üstünlük saglar. Bölgenin diğer yörelerinde de yaygın sanayi faaliyetlerine rastlanır. üretilen başlıca sanayi malları arasında işlenmiş gıda, dokuma, hazır giyim, çimento, kagıt, petrokimya ürünleri, beyaz eşya, gemi ve yat sayılabilir. 

Bölgede ayni zamanda tarım da çeşitlenmiştir. Ekili alanların yaklaşık yarisi buğday tarlalarından oluşur. Buğdayı şekerpancarı, mısır ve ayçiçeği üretimi izler. Türkiye’nin ayçiçeği üretiminin yaklaşık %73’ünü, mısır üretiminin yaklaşık %30’unu gerçekleştiren bölgenin sebze ve meyve üretimi de önemli bir miktarı bulur. Misir üretiminde Karadeniz Bölgesi’nden sonra ikinci sirada yer alan bölge, zeytin üretiminde de Ege Bölgesini izler. Sofralık Gemlik zeytinleri ünlüdür. Bağcılık konusunda da gelişmiş olan bölgede, Tekirdağ, Şarköy, Mürefte, Avsa ve Bozcaada üzüm ve şaraplarıyla tanınır. 

Avrupa’nin güneydoğusunda yer alan Marmara Bölgesi, dünyanın en güzel manzaralarına, önemli mimarlık ve sanat eserlerine sahiptir. Marmara Denizi’ndeki adalar, yarımadalar ve koylar, bölgedeki daglar ve ormanlar ile kentlerde tarih ve doga içiçedir. Birçok büyük uygarlığın doğduğu ve gelişip kök saldığı bu bölge, iki kıta arasında geçiş yapan kavimlerin göç yollarını oluşturmuştur. Bu kavimlerin ve bölgeye yerlesen ulusların bıraktıkları izlere adim başında rastlamak mümkündür. Essiz doğal ve tarihi degerlere sahip olan bölgede turizm de çok gelişmiştir. Her yıl bölgeye önemli sayıda turist gelmektedir. Bölge Türk turizminin ülke genelinde finans, yatırım, eğitim ve operasyon merkezidir

Ege Bölgesi

Ege Bölgesi Hakkında Bilgi

Ege bölgesi Türkiye’nin denize doğru geniş bir biçimde açılan tek bölgesidir. Yaklaşık 79. 000 km2 lik yüzölçümüyle ülke topraklarının %11’ini kaplar. Anadolu’nun batısında bulunan bölge, adini komsu olduğu denizden alır. İzmir, Aydin, Manisa, Kütahya ve çok küçük bazı kesimleri dışında Usak illeri tamamen bölge içinde kalır. Muğla, Denizli ve Afyon illerinin bazı toprakları ise Akdeniz ve Iç Anadolu bölgelerinin sınırları içerisindedir. Ayni sekilde, Marmara bölgesinde yer alan Balıkesir ilinin Ege kıyıları ile Bursa’nin bazı ilçeleri Ege bölgesine tasar. 

Ege Bölgesi sanayi etkinlikleri bakımından Marmara Bölgesi’nden sonra ikinci sirada yer alır. Tekstil, gıda ve otomotiv sanayii basta olmak üzere makina, yedek parça ve diğer sanayi kuruluşları İzmir’de, yağ sanayii Ayvalık ve Edremit yöresinde yoğunlaşmıştır. Usak, Kütahya ve Afyon’da seker, Kütahya’da azot fabrikaları vardır. Pamuklu dokumacılık İzmir, Usak, Aydin, Nazilli ve özellikle Denizli’de yaygınlaşmıştır. Denizli, tüm bölgenin en önemli tekstil merkezi olup buradan yurtdışına ihracat yapılmaktadır. Halicilik ise Iç Bati Anadolu kesiminde Usak, Kula, Gördes, Simav ve Demirci’de gelişmiştir. Afyon, mermeri ve mermer üretim tesisleriyle tanınır. İzmir Körfezi’ndeki Çamaltı Tuzlası, Türkiye’nin en önemli tuz üretim merkezidir. Bölge Soma, Tunçbilek ve Yatağan’daki termik, Kemer ve Demirköprü’deki hidroelektrik santralleriyle Türkiye’nin toplam elektrik üretimine önemli katkılarda bulunur. İzmir yakınlarındaki Aliağa’da büyük bir petrol rafinerisi vardır. 

Ege Bölgesi’nde ekili ve dikili alanlar büyük yer kaplar. Iç Bati Anadolu bölümünde, meyvecilik ve bağcılık ağırlık kazanır. Türkiye’nin tütün üretiminin yarışından çoğunu Ege bölgesi karşılar. Bölgenin, ülkenin toplam pamuk üretimindeki payi ise üçte bire yakindir. Gediz Ovası’nın kurutularak yurtiçi ve özellikle yurt dışına ihraç edilen çekirdeksiz üzümü, Büyük Menderes Ovası’nın inciri ve Edremit Körfezi’nin zeytin ve zeytinyağı üretimi bölge ekonomisine büyük katkida bulunur. Bölge, Türkiye üzüm üretiminin üçte birinden fazlasını, incir üretiminin ise beste dördünü karşılar. Türkiyedeki zeytin ağaçlarının %48’i bu bölgede dir. Turunçgiller de bölgenin önemli bir ihraç ürünüdür. 

Turizmin oldukça geliştiği Ege Bölgesi, ülke ekonomisine önemli bir katki saglar. Bodrumlu ünlü tarih yazarı Heredot’un deyimiyle “Dünyanın en güzel gökyüzüne ve en iyi iklimine sahip” Ege kıyıları boyunca körfezler, yarımadalar, koylar, adalar ve ince kumlu plajlar ard arda sıralanır. Asırlar boyu sayısız mitolojik olaylarla iç içe yaşamış olan bölgede, adim başı tiyatroları, mabetleri, agoraları ve kaleleri ile ünlü antik kentlere rastlanır. Bu kentler zaman tünelinde gerçekleştirdikleri kent planlamaları ve felsefe, tip, matematik, astronomi, mimari ve diğer sanat alanlarındaki basarili performansları ile Bati uygarlığının temelini oluşturmuşlardır. 

Akdeniz Bölgesi 

Akdeniz Bölgesi Hakkında Bilgi

Akdeniz Bölgesi, adini komsu olduğu denizden alır. Bölge genişliği 120180 km arasında değişen bir şerit halinde, batıda Köyceğiz dolaylarından başlayarak, doguda Hatay ilinin bitim noktası olan Basit Burnu yakanına kadar sokulur. Yaklaşık 120. 000 km2 lik yüzölçümüyle Türkiye’nin toplam yüzölçümünün yaklaşık %15’ini oluşturur. Hatay, Adana, Içel, Antalya, Isparta, Burdur ve Kahramanmaraş ilinin büyük bir bölümü Akdeniz Bölgesi’ndedir. Ayrıca Muğla ilinin Köyceğiz, Dalaman, Ortaca ve Fethiye ilçeleri de Akdeniz Bölgesi’ne girer. 

Akdeniz Bölgesi’nde tarım ve sanayi geniş yer tutar. Bölgenin kiyi kesimlerinde son yıllarda sanayi bitkileri ekimine geniş yer verilmekle birlikte, tahıl tarımının büyük önem taşıdığı görülür. Nitekim Akdeniz Bölgesi’ndeki ekili alanların yaklaşık üçte ikisi tahıl tarlalarıyla kaplıdır. Tahıl ürünleri arasında, bölgenin bütün illerinde buğday basta gelir ve onu arpa izler. Sanayi bitkilerinden pamuk, bölgenin ana gelir kaynağıdır. Bölgenin pamuk üretimi, Türkiye üretiminin üçte ikisi kadardır. Hatay ili ve Göller Bölgesi’nin bazı kesimlerinde tütün tarımı yapılmaktadır 

Akdeniz Bölgesi’nde meyve ve sebze yetiştirilen dikili alanlar da büyük yer tutar. Turfandacılık, son yıllarda ulaşımın gelişmesine dayalı olarak çok ilerlemiştir. Meyvecilikte ilk sırayı turunçgiller alır. Türkiye’nin turunçgiller üretiminin beste dördünden fazlası Akdeniz Bölgesi’nde gerçekleşir. Muz ise yalnızca bu bölgeye özgü bir meyvedir. 

Bölgenin en hızlı sanayilesen kesimi Çukurova’dır. Çukurova ayni zamanda Türkiye’nin de başlıca sanayi merkezleri arasında yer alır. Adana’daki çeşitli sanayi kolları (özellikle tekstil) yanında, Akdeniz Bölgesi’nin başlıca sanayi tesisleri arasında; Mersin Petrol Rafinerisi (ATAS), Iskenderun Süperfosfat ve Demir Çelik Fabrikaları, Antalya Ferrokrom ve Seydişehir Alüminyum fabrikaları sayılabilir. 

Akdeniz Bölgesi, özellikle Antalya Körfezi çevresindeki doğal ve tarihsel zenginlikler sayesinde, Türkiye’nin en önemli turizm merkezi dolmuştur. Antalya körfezi çevresinde, hiçbir Akdeniz ülkesinde rastlanmayacak ölçüde doğaya saygili, modern ve son derece gelişmiş mimari konumlarıyla çeşitli tatil köyleri ve oteller yer alır. 

Iç Anadolu Bölgesi 

Iç Anadolu Bölgesi Hakkında Bilgi

Iç Anadolu Bölgesi Türkiye’nin merkezinde bulunan iç Anadolu Bölgesi, 151. 000 km2 lik yüzölçümüyle Türkiye topraklarının yaklaşık %19’unu kaplar. Bölge Dogu Anadolu’dan sonra Türkiye’nin ikinci büyük bölgesidir. Nevşehir, Aksaray, Kırıkkale ve Kırşehir illeri bütünüyle bölge içinde kalır. Diğer illerin bazı toprakları ise Karadeniz, Akdeniz ve Dogu Anadolu bölgelerine tasar. 

Iç Anadolu’da, tarım ve hayvancılık önemli bir gelir kaynağıdır. Türkiye tahıl üretiminin yaklaşık üçte biri bu bölgeye aittir. Tahıl türlerinden en fazla buğday üretilir. Buğday üretimi bakımından Konya ilk sirada yer alır. Ikinci sirada ise Ankara gelir. Bölgede genellikle makarna, bulgur ve irmik yapımına elverişli sert buğday yetiştirilir. Baklagillerden en çok fasulye ve nohut, az miktarda da mercimek ekilir. Türkiye’nin patates üretiminin üçte biri yine bu bölgede gerçekleşir. Sanayi bitkilerinden ise en fazla şekerpancarı üretilmektedir. Bağcılık ve meyvecilik bakımından Konya, Ankara, Niğde, Nevşehir ve Kayseri illeri önemlidir. 

Iç Anadolu’da daha çok orta ve küçük sanayi tesisleri bulunmaktadır. Halicilik Kayseri, Sivas ve Konya yörelerinde yogunlaşmıştır. Bölgenin başlıca sanayi kuruluşları Ankara, Eskisehir, Kayseri, Sivas, Konya, Kırıkkale ve Çorum gibi merkezlerde toplanmıştır. 

Karadeniz Bölgesi 

Karadeniz Bölgesi Hakkında Bilgi

Karadeniz Bölgesi, yaklaşık 141. 000 km2 lik yüzölçümüyle ülke yüzeyinin %18’ini kaplar. Adini ve özelliklerini komsu olduğu denizden alan Karadeniz Bölgesi, doguda Gürcistan siniri ile batıda Adapazarlı Ovası’nın dogu kenarı arasında uzanır. Artvin, Rize, Trabzon, Gümüşhane, Bayburt, Giresun, Ordu, Samsun, Amasya, Sinop, Kasta monu, Zonguldak, Bartın ve Bolu illeri bütünüyle bölge sınırları içinde kalırken, iç Anadolu Bölgesi sınırları içinde bulunan Artova ilçesi dışında Tokat ilinin tamamına yakin kesimi de yine Karadeniz Bölgesi’ne girer. Çorum ilinin yarisi iç Anadolu’da, diğer yarisi da Karadeniz Bölgesi’ndedir. Coğrafi özellikler bakımından bölge dogu, orta ve bati olmak üzere üç bölüme ayrılır. 

Karadeniz halkinin büyük çoğunluğu geçimini topraktan saglar. Bölge tarımının en önemli özelliği, diğer bölgelerdeki başlıca tahıl türü olan buğdayın yerini bu bölgenin kiyi kesimlerinde mısırın almasıdır. Nitekim Türkiye’nin mısır üretiminin üçte birinden fazlası Karadeniz Bölgesi’nde gerçekleştirilir. Kiyi dağlarının gerisindeki ovalarda ise daha çok buğday ekilir. Bölgede arpa da önemli bir tahıl ürünüdür. Kızılırmak ve Yeşilırmak deltaları ile Gökırmak vadisinin Boyabat kesimi ve Devrez Vadisi’nin Tosya kesi minde pirinç yetiştirilir. Baklagiller üretiminde ilk sırayı fasulye, sanayi bitkilerinde ise şekerpancarı alır. Bölgede yetiştirilen diğer ürünler arasında patates, soğan, ayçiçeği ve kendir yer alır. Türkiye’de yalnızca Dogu Karadeniz’de yetişen çay ise bölgenin en önemli ürünlerindendir. 

Karadeniz Bölgesi’nin özellikle dogu kesiminin başlıca meyvesi fındıktır. Karadeniz kiyi seridi findik ağaçlarıyla kaplıdır. Rize kesimlerinde seyrek olan fındıklıklar Trabzon kesiminde sıklaşır, Giresun ve Ordu illerinde en yogun halini alır. Elma üretimi de oldukça fazla olan bölgede son yıllarda kivi ve avokado gibi meyveler de yetiştirilmeye başlanmıştır. 

Karadeniz Bölgesi’ndeki başlıca sanayi kuruluşları Karabük ve Ereğli’deki Demir Çelik tesisleri, Çatalağzı Termik Santrali, Zonguldak çevresindeki taşkömrü havzaları, Murgul bakir üretim tesisi ve bölgenin çeşitli kesimlerindeki seker, kağit, sülfürik asit, bitkisel yağ, çay, findik kırma ve findik ürünleri, balık unu ve sigara fabrikalarıdır. 

Dogu Anadolu Bölgesi 

Dogu Anadolu Bölgesi Hakkında Bilgi

Dogu Anadolu Bölgesi Türkiye’nin en büyük coğrafi bölgesi Dogu Anadolu’dur. Yaklaşık 163.000 km2 lik yüzölçümüyle ülkenin %21’ini kaplar. Karadeniz, İç Anadolu, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri ile komsudur. Ayrıca Gürcistan, Ermenistan, Nahçıvan, Iran ve Irak’la da siniri vardır. 

Dogu Anadolu Bölgesi Türkiye’nin en yüksek ve engebeli bölgesidir. Ortalama yükseklik 2000 m dolayındadır. Bölgede Türkiye’nin en yüksek dorukları yer alır; Ağrı Dağı 5137 m, Cilo Dağı’ndaki Resko zirvesi 4135 m ve Süphan Dağı 4058 metredir. Yüksek ve dağlık olusu, dag sıraları ile denizden ayrılmış bulunmasi, Dogu Anadolu’da yıllık ortalama sıcaklığın düşük olmasina ve kışların sert geçmesine yol açar. Bölge kar yağışlı ve yerin karla örtülü olduğu gün sayısı bakımından diğer bölgelerden farklıdır. Kars ve Erzurum’da yerin karla örtülü olduğu günlerin sayısı yaklaşık 90 gündür. 

Dogu Anadolu Bölgesi’ndeki ekonomik etkinliklerin basında hayvancılık ve tarım gelir. Bölgede otlakların fazla yer tutması hayvan vargilini artırmış ve hayvansal ürünler üretimine ağırlık verilmiştir. Nitekim bölgenin hayvansal ürünler üretimi, Türkiye’deki toplam üretimin dörtte biri kadardır. Dogu Anadolu’nun kuzeydoğu kesimindeki Kars Ardahan yöresinde iyi cins siğir yetiştirilmektedir. 

Dogu Anadolu’da tarıma elverişli alanlar sinirlidir. Bölge topraklarının ancak onda biri ekilebilir niteliktedir. Ekili alanların %90’dan fazlası tahıla ayrılmıştır. Tahıl türleri arasında buğday birinci, arpa ikinci sıradadır. Buna karşılık sanayi bitkileri ekimi pek yaygın degildir. Ekilen başlıca sanayi bitkileri arasında pamuk, tütün ve şekerpancarı yer alır. Şekerpancarı ekimine, bölgede seker fabrikalarının yapımından sonra başlanmıştır. 

Meyve ağaçları, yüksek kesimlerde neredeyse bütünüyle ortadan kalkar. Buna karşılık soğuktan korunmuş bazı çukur ovalarda çeşitli meyveler yetiştirilir. Erzincan, Malatya ve Elazığ ovaları bu bakımdan önemlidir. Van Gölü çevresindeki dar şeritte de iyi cins meyve yetiştirilir. Aras Vadisi’nin Kağızman’dan aşağıda kalan kesimi ve Iğdır Ovası da meyve ağaçlarının yoğunlaştığı yörelerdir. 

Bölgedeki başlıca sanayi dalları, pamuklu dokuma, seker, çimento, gıda ve tütün isletmeleridir. Keban’daki hidroelektrik, Afşin Elbistan’daki termik santraller ile yapımı süren diğer santrallerin Türkiye 

Güneydoğu Anadolu Bölgesi 

Güneydoğu Anadolu Bölgesi Hakkında Bilgi

Güneydoğu Anadolu Bölgesi, yaklaşık 75. 000 km2 lik yüzölçümüyle Türkiye’nin toplam %9. 7’sini kaplar. Dogu Anadolu ve Akdeniz bölgelerine komsudur. Ayrıca Suriye ve Irak ile siniri vardır. Diğer coğrafi bölgelerde olduğu gibi, bölge sınırları il sınırlarıyla üst üste gelmez. Çok küçük bazı kesimleri dışında Şanlıurfa ve Mardin illeri tümüyle bölge içinde kalır. Diğer illerin bazı bölümleri ise Dogu Anadolu ve Akdeniz bölgelerinde yer almaktadır. 

Güneydoğu Anadolu Bölgesi, kara iklimi koşullarıyla Akdeniz iklim koşullarının etkisi altındadır. Uzun süren yazlar çok sıcak ve oldukça kurak geçer. Kışlar soğuk ve yağışlıdır. Son yıllarda Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamında bölgeye yapılan baraj gölleri sayesinde yöre ikliminde bazı degisiklikler yaşanmaktadır. Yaz aylarında hava kuraklığı oranında azalmalar olmuş ve yağışlar artmıştır. 

Güneydoğu Anadolu Bölgesi, tarım ekonomisi bakımından daha çok Iç Anadolu Bölgesi’ne benzer. Akdeniz iklimine benzerliği nedeniyle bitkisel ürünlerde çeşitlenmenin görüldüğü Gaziantep yöresi dişinde, tarım alanlarının büyük bölümü tahıl ekimine ayrılmıştır. Tahıl çeşitleri arasında buğday birinci sırayı alır ve payı Türkiye üretiminin onda birini geçer. Tahıllar arasında arpa ikinci, mercimek üçüncü sıradadır. Türkiye mercimek üretiminin %50’den fazlası Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne aittir. Pirinç ekimi, basta Diyarbakir ili olmak üzere sulama olanagi bulunan kesimlerde dağınık olarak sürdürülmektedir. Bölgenin kaderini değiştiren GAP kapsamında bazı ovalarda sulu tarıma geçilmiş ve sanayi bitkileri ekimine hız verilmiştir. Nitekim pamuk üretiminde bölge ovalarında, özellikle Şanlıurfa‘nın güneyinden Suriye sınırlına doğru genişleyen Harran Ovası’nda büyük bir patlama yaşanmaktadır. Yörenin en kaliteli pamuğu burada yetişmektedir. Sanayi bitkileri arasında önemli bir yeri olan tütün ise Adıyaman, Siirt ve Diyarbakir yöresinde ekilmekte ve bu illerde “Sark Tipi” denilen degerli bir tütün türü yetiştirilmektedir. Gaziantep yöresinde üzümün yanısıra zeytin ve Antepfıstığı da önemli ürünlerdendir. Adıyaman ve Siirt yörelerinde de Antepfıstığı yetiştirilir. Özellikle Siirt’in iri taneli Antepfıstığı çok lezzetlidir. 

Bölgenin en önemli yeralti zenginliği petroldür. Raman, Garzan ve Kahta çevresinde üretilen ham petrolün bir bölümü, bölgenin en önemli sanayi kuruluşlarından olan Batman Rafinerisi’nde arıtılır. Bir bölümü de boru hatlarıyla Akdeniz bölgesindeki dolum tesislerine taşınarak tankerlerle diğer bölgelere nakledilir. 

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin sanayi yönünden en önemli ili Gaziantep’tir. Tekstil, makina ve gıda sanayii oldukça gelişmiştir. Sanayisi gelişmekte olan Diyarbakir, Mardin ve Şanlıurfa’da ise çimento, gıda, madeni eşya ve tarım aletleri gibi sanayi kolları ağırlıktadır. 

Türkiye’nin İklim Özellikleri 

Türkiye’nin İklim Özellikleri 

Coğrafi mevkiinden dolayı Türkiye’nin iklimi oldukça yumuşak olduğu halde kıyılara paralel olan dagların varlığı bir bölgeden diğer bölgeye belirgin farklılıklar gösterir. Kiyi bölgeleri daha ılıman bir iklime sahip olabilirken İç Anadolu platosu sıcak yazlar ve az yağmurlu soğuk kışlar yasar. coğrafyası itibariyle de diğer ülkelerde bulunmayan özelliklere sahiptir. Örneğin anamurda ortalama güneşlenme süresi 12 saat olup, Alanya, Fethiye, Antalya, ve birkaç yerde hava sıcaklığı 7 ay boyunca 20 santigrat derece üzerindedir. yine ülkenin bir yerinde dağda kayak yapılırken diğer bazı bölgelerde denize girilebilmektedir

Ekonomi

Ekonomi 

Türkiye, 1980 öncesi dönemde ithal ikamesine dayalı bir ekonomi politikası izlemiş ve iç talebin karsılanması için, öncelikle ithal edilen malların ülke içinde üretilmesi amaçlanmıştır. Yeni kurulan sanayi dalları, çok uzun sürelerle gümrük ve diğer es etkili vergilerle korunmuştur. Ekonomide köklü dönüşümleri amaçlayan geniş kapsamlı bir İstikrar Programı ise 1980’li yılların başında hazırlanmış ve 24 Ocak 1980 tarihinde yürürlüğe konmuştur. Böylece, ithal ikameci sanayileşme stratejisi terkedilmiş, ihracata ağırlık ve öncelik veren bir sanayileşme modeli benimsenmiştir. 

Gerçekleştirilen reform politikaları, merkezden yönetim yerine piyasa mekanizmalarına giderek daha fazla ağırlık verilmesi biçiminde bir felsefe değişikliğini de beraberinde getirmiştir. Sermaye piyasalarındaki yeniden yapılanma ve gelişmeler sonucunda 1981 yılında Sermaye Piyasası Kanunu yürürlüğe girmiştir. Kanun’un amacı; tasarrufların menkul kıymetlere yatırılarak, halkin iktisadi kalkınmaya etkin ve yaygın bir sekilde katılmasını sağlamaktır. Ertesi yıl Türk sermaye piyasasında düzenleyici ve denetleyici görevlere sahip Sermaye Piyasası Kurulu oluşturulmuştur. 3 Ocak 1986 tarihinde ise Türk ekonomisinin gelişiminde son derece önemli bir rol oynayan Istanbul Menkul Kıymetler Borsası (IMKB) faaliyete geçmiştir. Saglanan vergi kolaylıklarının etkisiyle yatırım fonlarının hızla büyümesi ve yabancı yatırımcıların sermaye piyasalarına girislerinin serbestleştirilmesi, IMKB’nin hızlı bir sekilde büyümesindeki etkenler arasındadır. IMKB’nda halen üç piyasa faaliyet göstermektedir. Bunlar; Hisse Senetleri Piyasası, 

Tahvil ve Bono Piyasası ile Uluslararasi Pazar’dir. 

IMKB Hisse Senetleri Piyasası’nda Ulusal Pazar, Bölgesel Pazar, Yeni Şirketler Pazarı, Gözaltı Pazarı ve Toptan satışlar Pazarı olmak üzere bes pazar bulunmaktadır. Hisse Senetleri Piyasası’nda Temmuz 1999 itibariyle toplam islem hacmi 41. 7 milyar dolara ulaşmış, günlük ortalama islem hacmi ise 302 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Yabanci yatırımcılar, IMKB’nda islem gören sirket sermayelerinin halka açık bölümünün %55’ini portföylerinde bulundurmaktadır. 

IMKB’nda ayrıca yabancı borçlanma araçları ile yabancı yatırım fon ve ortaklıklarının menkul kıymetlerinin dogrudan, yabancı sirketlerin hisse senetlerinin ise depo sertifikası olarak islem gördüğü Uluslararasi Pazar bulunmaktadır. 

 Avrasya Borsalar Federasyonu’nun (FEAS) dönem başkanı ve “Güneydoğu Avrupa işbirliği Girişiminin” (SECI) proje lideri olan IMKB, birçok uluslararasi projenin yani sıra bölgede ihraç edilmiş olan menkul kıymetlerin islem görebileceği bir ortak islem platformunun oluşturulması çalışmalarına da öncülük etmektedir. 

Ekonominin dışa açılması ve ihracata dayalı sanayileşmenin sürdürülmesi aracıyla, özellikle kambiyo ve dış ticaret alanlarında da yeni düzenlemeler yapılmıştır. Türk Lirası için gerçekçi bir döviz kuru politikası izlenmesi ve döviz kurlarının piyasa güçlerince belirlenmesi yönünde politikalar geliştirilmiştir. Mayıs 1981’den itibaren, iç ve dış fiyat düzeylerindeki değişmeler ile ödemeler dengesi ve uluslararasi döviz piyasalarındaki gelişmeler gözönünden tutularak, Merkez Bankası tarafından günlük olarak ayarlanan döviz kurları, 1988 Ağustos ayindan sonra döviz piyasasında belirlenmeye başlanmıştır. Döviz piyasasının yanısıra, 1989 Nisan ayında Merkez Bankası tarafından altın piyasası da açılmıştır. 

1984 yılından itibaren, kambiyo rejimi büyük ölçüde liberalleştirilmiştir. Türk Parasinin Kıymetini Koruma hakkında çıkarılan kararlar ve bunlara iliskin tebliğlerle, döviz rejimine geniş ölçüde serbesti getirilmiş, bu suretle Türk parasinin konvertibiliteye geçmesi için gerekli olan yasal çerçeve, 11 Ağustos 1989 tarihinde yürürlüğe giren “Türk Parasinin Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar” ile büyük ölçüde oluşturulmuştur. 9 Temmuz 1992 tarihinden itibaren ise Türk Lirası serbest bölgelerde “döviz” olarak kabul edilmekte ve buralardaki her türlü ödeme, döviz karşılığı Türk Lirası üzerinden yapılabilmektedir. 

Türkiye’de yürürlükte olan döviz rejiminin esasları ve getirdiği yenilikler ana başlıklar altında su sekilde özetlenebilir:

Türkiye’de yerleşik kisilerin beraberlerinde döviz bulundurmaları, bankalar, yetkili müesseseler ve özel finans kurumlarından istedikleri kadar döviz satın almaları, yurt dışına döviz transfer ettirmeleri ve bankalar nezdinde döviz tevdiat hesabi açmaları serbestisi getirilmiştir. Türkiye’de yerleşik kisilerin müteahhitlik, turizm, ulaşım, bankacılık, sigortacılık gibi görünmeyen islemler kapsamında elde ettikleri dövizlerin kullanımı, ilgililerin serbest tasarrufuna terkedilmiştir. İşletmelerin finansman ihtiyaçlarının karsılanması için, isletme kredisi olarak yurt dışından kredi temin edilmesine imkan sağlanmıştır. Türkiye’de yerleşik kisilerin yurt dışında ticari faaliyette bulunmaları ve yatırım yapmaları için sermaye ihraç etmeleri serbest bırakılmıştır. Sadece belirli miktarları asan sermaye ihraçları, Hazine Müktesarligi ya da Bakanlar Kurulu’nun iznine tabi tutulmuştur. 

Türkiye’de yerleşik kisilerin yurt dışına menkul kıymet ihraç etmeleri ve yurt dışında satmaları serbest bırakılmıştır. 

Türkiye’de yerleşik kisilerin yurt dışına döviz üzerinden garanti ve kefalet vermeleri serbest hale getirilmiştir. 

İhracatı teşvik eden yeni politikalar sonucunda sanayiciler, daha fazla dış piyasalara yönelmeye başlamışlardır. Dis pazarlara yönelik üretim yapma, özellikle sanayide kapasite kullanımını artırmış, tesislerin ölçeklerini genişletmelerine yol açmış ve yeni yatırımlara gitmelerine sebep olmuştur. Böylece, maliyetler aşağı çekilerek, Türk ekonomisinin dünya pazarlarındaki rekabet gücü artırılmıştır. 

Ihracat ile birlikte kalite yükselmiş, ambalajlar iyileşmiş, teknoloji gelişmiş ve modern isletmecilik kuralları uygulanmaya başlanmıştır. Dis pazarlar yakından izlemeye alınmış, uluslararasi finansman kuruluşlarıyla iliskiler artırılmış, ülkeye yeni pazarlama yöntem ve teknikleri getirilmiştir. 

1980 sonrasında, kamu sektörü alt yapı, konut, eğitim, haberleşme ve ulaştırma alanlarında yatırımlarını yoğunlaştırılmıştır. Özel sektör ise konut, imalat, ulaştırma, tarım ve turizm sektörlerindeki yatırımlara ağırlık vermiştir. 

1996-2000 yılları arasında uygulanan Yedinci Bes Yillik Kalkınma Planı döneminde kamu hizmetlerinin daha çok eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik alanlarında yoğunlaştırılmış kabul edilmiştir. Özelleştirme ise kamu kesimini daraltmanın ve asli görevlerine döndürmenin aracı olarak görülmüştür. Ayrıca özel sektör faaliyetlerinin desteklenmesi ve piyasalara müdahalenin sinirli tutulması hedeflenmiştir.

* İMKB İstanbul Menkul Kıymetler Borsası 5 Nisan 2013 tarihinde Borsa İstanbul olarak adı değiştirilmiştir. 

Bu sayfayı değerlendir!
[Total: 0 Average: 0]