Perge Tarihi
Perge Antik Kenti nerede? Perge Tarihi? Perge Helenistik Dönemi Yapıları Hangileri? Perge Roma Dönemi? Perge yapıları ve açıklamaları.
Antalya Perge Antik Kenti
Perge Antalya Planı
Antalya Perge Antik Kenti nerede?
Perge antik kenti nerededir sorusunun yanıtı:
Antalya’nın 18 km doğusunda Düden ve Aksu akarsuları arasında kurulmuştur bir antik kenttir. Aksudan kuzeye dönülür ve 2 km sonra Perge’ye ulaşılır.
Perge Antik Kenti Tarihi
Perge Kentine en eski giriş kapısında ele geçirilen heykel kaidelerinde Truva Savaşından geri dönen Kalchas ve Mopsos’un adlarının yazılı olmasından Pergelilerin, Perge kentini Truva savaşından sonra Hellen kahramanlarının kurduğuna inandıklarının kanıtıdır.
Ancak 1986 yılında Peter Neve’nin Boğazköy’de gün ışığına çıkardığı tunç tabletten Perge’nin Parha adı ile Hitit döneminde de mevcut olduğu öğrenilmiştir.
Bununla beraber, M.Ö. 333’de Büyük İskender’in oraya gelişine kadar tarih sahnesinde görülmemiştir. M.Ö. 3.yy’da kent Seleukosların egemenliğine geçmeden önce bir duvarla çevrelenmiş olmalı idi. M.Ö. 2. yy.da Perge Side‘yle aynı zaman süreci içinde ilk refah dönemine ulaşmıştır. Gerçekten bu dönemde, Arthemis Pergaia’nın bir İon tapınağında duran kült heykellerini tasvir eden Perge paraları, çok bollaşmıştı. Kült heykeli, Hellenlerin Baitylos dedikleri ve kabaca dörtgen biçimindeki bir blok üzerinde duran bir insan büstünden oluşuyordu. Perge’nin gelişme sürecinde her hangi bir kesilme olmaz çünkü Perge’de Side gibi Büyük İskenderle antlaşma yapmış, böylece kent savaşmadığı için yakılıp yıkılmamıştır. Perge M.Ö. 7.yüzyılda Helenistik, M.Ö. 191 yılında Roma, 395 yılında Bizans, 1207 yılında Selçuklu yönetimine geçmiştir. St. Paulus’un (Aziz Pavlus) ilk vaazını verdiği yer olarak bilinir. Bizans yönetimindeyken de piskoposluk merkezi idi. Arkeolojik kazılarda çıkan heykellerin büyük bir kısmı Antalya Bölgesi müzesine kaldırılmıştır.
1) Perge Tiyatrosu
Bu Tiyatro Hellen-Roma tipindedir. Tonozlarla taşınan Diazoma (seyirci yerinin yatay geçiti), Auditoriumun (Oditoryum) seyirci yeri üst kesimini çeviren sütunlu galeri ve yüksek sahne binası Roma Çağı’na özgü mimari özelliklerdir. Buna karşın bir yamaç üzerine inşa edilmiş olan seyirci yeri (auditorium) ile onu sahneden ayıran üstü açık Parodoslar (geçitler) ve ayrıca onların yarım daireyi aşkın biçimleri Hellen geleneğeni dedirler. Tiyatro 15.000 seyirci alabiliyordu. Tiyatroya, yukarıda, Diazoma’nın iki yanından ve aşağıda Paradoslardan geçilerek giriliyordu. M.S. 2.yüzyılın ikinci yarısında inşa edilmiş olan sahne, günümüzde oldukça iyi korunmuştur. Ele geçen mimari kalıntılardan anlaşıldığına göre sahne, iki katlı idi ve zengin bir biçimde bezenmişti. Söz konusu sahne, mitolojik konuların tasvir edildiği kabartmalarla süslenmiş olan dar bir podyum üzerinde durmaktadır. Burada yöresel Nehir Tanrısı Kestros ile Şarap ve gösteri (Temaşa) Tanrısı Dionysos’un yaşam öyküsünün tasvirleri vardır. Zamanından önce doğmuş ve Zeus’un kalçasına dikilerek bağlanmış olan Dionysos’un babasının vücudundan ortaya çıkışı görülmektedir. Hermes tarafından alınmış ve Nysa Dağının Nymphalarına teslim edilmiştir; Nymphalarca büyütülür ve en sonunda, Satyrların ve Menadların eşliğinde panterler tarafından çekilen bir saltanat arabasına bir tanrı olarak oturur. Sahne binasının dış yüzüne karşı olarak arkada bulunan beş nişle süslü uzun bir duvar, tiyatronun geç bir tarihte belki de bir Nymphaionla birleştirilmiş olduğunu açığa vurmaktadır. Geç Roma Dönemi’nde, gladyatör gösterileri ve vahşi hayvanlarla çarpışma âdeti, Hellen kentlerine sokulduğunda, seyircileri korumak için Auditoriumun alt sıralarının üstüne orkestrayı çeviren delikli bir korkuluk yapılmıştır.
2) Perge Stadyum
Perge Stadyumu Antik çağın çok iyi korunmuş stadyumlarından birisidir ve Afrodisias’takinden sonra ikinci gelmektedir. Olasılıkla M.S. 2.yüzyılda inşa edilmiştir. Tonozlu bir konstrüksiyonla desteklenmiş olan, çok iyi korunmuş Perge Stadtyumu 12.000 kişilik koltuk sıraları vardır. 34 x 234 metrelik arenanın girişi güneydedir, ancak birkaç parçası bulunmuş olan anıtsal giriş kapısı tahrip edilmiştir. Doğu taraftaki oturma yerinin altında, dış kesime açılan ve birbirine geçilebilen otuz oda bulunmaktadır. Seyirciler, arenaya, her üç odada bir açılan kapıdan geçiyorlardı. Öbür yirmi oda dükkan olarak kullanılıyordu. Duvarlara dükkan sahiplerinin adları ya da yaptıkları ticaretin adı yazılmıştır.
3) Plancia Magna’nın Mezarı
Parçalar halinde bulunan bir yazıta göre, Plancia Magna adlı varlıklı bir kadının onuruna inşa edilmiş olan anıtın çok az kalmış olan kalıntıları. Plancia adı, kentte bulunmuş bir düzineyi aşkın, yazıtta görülmektedir. En eski kent kapısında (7) bulunan iki heykel kaidesinin üzerindeki yazıtlarda, ailenin kadın tarafından Plancia Magna’nın babasının ve erkek kardeşinin adlarının M. Plancius Varus ve C. Plancius Varus olarak belirtilmiş olması da ilginçtir.
4) Helenistik Döneme Ait Kapı
Perge Helenistik dönem kapısı M.S. 4. Yüzyılda inşa edilmiştir.
5) Güney kent duvarı
M.S. 4. Yüzyıl. Güney kent kapısının arkasında bulunan kemerli yol, Profesör A.M. Mansel’in yönetimi altında Türk arkeologları tarafından restore edilmiştir.
6) Kent Duvarı
Helenistik Dönemde inşa edilmiştir. Çok iyi korunmuştur; doğudaki kulelerin bazıları hemen hemen orijinal yüksekliktedir.
7) Kent Kapısı Kompleksi
8) Apsisi (mihrabı) doğuda olan bir kilise
9) Agora
10) Roma Hamamları
Büyük pencereleri güneye bakan yan yana dizilmiş yapılardan oluşmaktadır. Hamamlara, kent kapısının büyük avlusu içindeki bir propylondan geçilir (Şek. 2, No.5).
11) Piskoposluk bazilikası
Ortada apsisli bir nef ve kenarlarda da iki nefi (uzun salonu) olan Perge’nin Piskoposluk bazilikası
12) Hamamlar
13) Sütunlu cadde
Kent, sütunlu iki cadde ile dört bölgeye ayrılmıştı. Her caddenin orta doğrultuda uzanan bir su kanalı vardı.
14) Palaestra
76 x 76 m’lik ölçülerde ve caddeye üstten bakan pencereleri ile bu çok iyi korunmuş yapı C. Julius Cornutus, karısı ve çocukları tarafından İmparator Claudius’a (M.S. 41-54) sunulmuştur.
15) Caddeler
1946’da Profesör Mansel tarafından ortaya çıkarılan mezarlarla sınırlandırılmış caddeler
16) Akropol
Kentin doğusundaki düz tepe belki de ilk yerleşme yeridir. Bununla beraber, bugün burada görülen kalıntılar Bizans Çağı’ndandır.
17) Nymphaion
Perge Kent kapısı Kompleksi
Perge Roma Kapısı & Perge Helenistik Kapı
1) Her iki yanında birer yuvarlak kule bulunan en eski Perge kent kapısı Helenistik Dönem’e tarihlenmektedir. Side’de olduğu gibi at nalı biçiminde bir avluyu kapsayan bu iyi korunmuş yapı, Perge’deki en göz alıcı kalıntıdır. Yüksek kulelerdeki kesme taşların işçiliği çok güzeldir. Atnalı biçimindeki avlunun içi, M.S. 120-122 yıllarında Bithynia Valisi Plancius Varus’un kızı Plancia Magna tarafından görkemli bir avlu biçimine dönüştürülmüştür. Helenistik yapının duvarları bütünüyle mermerle kaplanmıştır. Nişlerin sayısı çoğaltılmış ve yapının önüne Korinth düzeninde iki katlı sütunlu bir mermer ön yüz inşa edilmiştir. Üst kat nişlerinde, bir zamanlar, günümüzde yalnız kaideleri kalmış olan heykeller duruyordu. Bu kaidelerdeki yazıtlara göre heykeller, Perge kentini kuranların heykelleri idi ve bunların arasında Mopsos ve Kalchas gibi efsanevi kahramanlar da bulunuyordu. Kaidelerin ikisi, kentin kurucuları olarak düşünüldükleri belli olan M. Plancius Varus ile oğlu C. Plancius Varus’un adlarını taşımaktadır. Alt kattaki nişlerde, Hermes, Aphrodite, Pan ve Dioskurlar gibi tanrıların heykelleri bulunuyordu.
2) Plancia Magna‘da at nalı biçimindeki avlunun kuzey kesimine inşa edilmiş üç girişli ve iki katlı giriş kapısını yaptırmakla görevlendirilmişti. Bu yapıt Antalya’daki Hadrian Kapısını anımsatan bir eserdir. Nişlerde Nerva’nın hüküm sürdüğü yıllardan Hadrian Dönemine değin geçen süre içindeki Roma İmparatorlarının ve imparatoriçelerinin heykelleri ile birlikte imparatorluk evinin üyelerinin heykelleri de bulunuyordu. Yazıtlı kaideler üzerinde duran heykellerin çoğu Profesör Mansel tarafından 1943-1956 yıllarında yapılan kazılar sırasında ortaya çıkarılmıştır ve şimdi Antalya Müzesi’nde korunmaktadır.
3) Kuzey kesimde bulunan at nalı biçimindeki giriş bölümü (1) ve güney taraftaki kapı ile civarı (7-9) arasında bulunan 92 m. uzunluğundaki büyük avlu, M.S. 2. yüzyılda inşa edilmiş anıtsal yapılardır. Roma Çağı’nda bu büyük tören avlusunu süsleyen anıtların ve heykellerin bir bölümü Profesör Mansel tarafından yapılan son kazı çalışmaları sırasında ortaya çıkarılmıştır.
4) Kuzeydeki Helenistik kulenin güneyinde yer alan büyük avlunun batı duvarının üç nişi içinde Profesör Mansel, kaidelerindeki yazıtlarına göre ikisi Plancia Magna’ya ait olan üç portre heykel ortaya çıkarmıştır. Bu portrelerden birisi çok iyi bir şekilde korunmuş olarak ele geçmiştir ve üstün güzellikte bir eserdir. Bu portre şimdi Antalya Müzesi’ne taşınmıştır.
5) Propylon
Profesör Mansel tarafından 1968-1969 yıllarındaki kazı çalışmaları sırasında ortaya çıkarılmış olan bu propylondan geçilerek Perge’nin büyük hamamlarına (No.10) erişiliyordu. Propylonun yerde büyük parçalar halinde bulunan sofitleri (Arşitravın alt yüzeyi) Helios, Selene, Dionysos, Pan, Eros ve bunlar gibi bazı tanrıları tasvir eden kabartmalarla bezenmiştir. Bu güzel giriş kapısı yazıtına ve stil özelliklerine göre Septimius Severus’un (M.S. 193-211) egemen olduğu dönemde inşa edilmiştir.
6) Nymphaion (Anıtsal Çeşme)
Zengin süslemeli bir mimari cepheye sahip bu yapının geniş bir havuzu vardır. Yazıtından öğrendiğimize göre bu çeşme Artemis Pergaia ile birlikte Septimius Severus’a, Karısına ve oğullarına sunulmuştur. İmparator ile imparatoriçenin ve imparatorluk evi üyelerinin çok iyi korunmuş olarak kalan heykelleri şimdi Antalya Müzesi’ndedir.
7) Büyük avlunun nişlerle bezenmiş güney duvarı
Olasılıkla M.S. 2. yüzyıla tarihlenmektedir.
8) Güney duvarın önündeki giriş kapısı
Septimius Severus Döneminde (M.S. 193-211) inşa edilmiştir.
9) Büyük kaideler
Daha önceki yapılardan alınma mermer bloklarla inşa edilmiş sütunlu bir yapı taşıyan büyük kaideler. Ön yüz, olasılıkla M.S. 4.yüzyıla tarihlenmektedir.
10) Perge Kent duvarı
Kent duvarları M.S. 4. yüzyıl.
11) Dikdörtgen avlu
Olasılıkla M.S. 4. yüzyıldandır.
12) Dış kapı
Bu yapıda gördüğümüz tonoz sıraları olasılıkla Hadrian Döneminde inşa edilmiştir. Yerde bulunan büyük mermer bloklardan anlaşıldığı üzere tonoz sıralarının önüne, tahminen Septimius Severus Dönemine tarihlenen bir giriş kapısı yapılmıştır. M.S. 4. yüzyıl içinde yeni bir kent duvarı yapıldığı zaman, bu kapı söz konusu kent duvarının içine alınmıştır. Ortadaki tonoz açık bırakılmış ve böylece burasının kent girişi olarak kullanılması sürdürülmüştür. Arkeologlar, bu kent kapısının her iki yanında, Perge kentinin esas tanrı ve tanrıçalarını tasvir eden birçok heykel bulmuşlardır. Bunlar şimdi Antalya Müzesi’ndedir.