Aziz Pavlus kimdir? Aziz Pavlus kilisesi Tarsus. Aziz Pavlus’un mektupları? Tarsus gezilecek yerler neresi?
Tarsus Tarihi yerleri? St. Paul kimdir? Aziz Pavlus nereli? Aziz Pavlus nerede doğmuştur? cennet cehennem mağarası nerede?
Mersin İçel İlimiz
İçel ilinin merkezidir.Akdeniz bölgesinde, aynı adlı körfezin kıyısındaki bir düzlükte kurulmuş olan Mersin kenti, Türkiye’nin en önemli ithalat ve ihracat limanlarından biridir.Yalnızca çevresinin değil İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinin büyük bir kesiminde ticaret kapısı durumundadır.Bu nedenle de Türkiye’de deniz trafiği bakımından İstanbul ve İzmir limanlarından sonra 3.sıraya yükselmiştir.
Tarihi
Yakınında Yumuk Tepe gibi tarih öncesi yerleşmesinin ve Pompeipolis kenti gibi bir eski çağ kentinin bulunmasına karşın Mersin kenti Türkiye’nin çok yeni kentlerindendir. 17.yy.nin 2.yarısında yöreden geçen Evliya Çelebi, Mersinoğlu adlı bir köyün olduğundan söz etmiştir. 19.yy’ın ortalarına kadar köy konar göçer bir Türkmen aşiretinin kışlağı olarak kullanılmıştır. 1855’ten sonra Adana ovasında tarımsal etkinliklerin artmasıyla ovanın başlıca iskelesi haline gelen kentin, yönetim açısından işlevi de hızla değişmiş, 1852’de Tarsus’a bağlı bir nahiye merkeziyken, 1864’te kaza merkezi olmuştur. Adana ovasında üretimi gelişen pamuğu dış ülkelere gönderen önemli bir liman haline gelince, Avrupalı ticaret kuruluşlarının temsilciliklerinin ve konsolosluklarının açıldığı Uluslararası bir ticaret kentine dönüşen kent 1886’da Mersin-Adana ilinin hatta Gülek Boğazı sayesinde Konya, Niğde ve Kayseri yörelerinin iskelesi haline gelmiş 1888’de sancak merkezi olmuş ve nüfusu da bu gelişmeye paralel artarak 1890’da 9000’e, 1910’da 20000’e yükselmiştir.1.Dünya Savaşı’nın Osmanlı İmparatorluğu’nun yenilgisiyle sonuçlanmasıyla 17 aralık 1918’de Fransızlar tarafından işgal edilen Mersin 3 ocak 1922’de işgalden kurtulmuştur.
GÜNÜMÜZDE MERSİN
Cumhuriyet döneminin başlarında aynı ilin merkezi olan Mersin 1923’te Mersin ve İçel illerinin birleşmesi ile İçel ilinin merkezi olmuş, Cumhuriyet döneminin ilk nüfus sayımında Tarsus’un nüfusunun gerisindeyken sonraki sayımlarda Tarsus’u çok gerilerde bırakmıştır.1954’te yapımına başlanan büyük limanın 1963’te tamamlanmasıyla ve sanayi etkinliklerinin çeşitlenmesiyle ilk olarak 1970 sayımında nüfusu 100.000’i aşmıştır.Özellikle tarım ürünlerinin işlenmesine dayalı sanayi tesislerinin gelişmesine ve büyük bir petrol rafinerisi olan ATAŞ’ın kurulmasına paralel olarak nüfusu yeniden hızla artmış ve 1990 sayımında 400.000’i aşarak Türkiye kentleri arasında 8., Akdeniz bölgesinin de Adana’dan sonra 2. büyük kenti olmuştur.
İÇEL-TARSUS

İçel Anadolu’yu tarihte ilk defa birleştiren Hitit imparatorluğuna dahil olmuştur.Babilliler ve Asurlular buralara kadar uzanmışsa da İçel’i tamamen hakimiyeleri altına alamamışlardır. M.Ö 6. yüzyılda burası bütün Anadolu gibi İran İmparatorluğu’na, M.Ö 4.yy.da ise İskender İmparatorluğu’na dahil olmuştur. İskender İmparatorluğu parçalanınca burası Selevkos imparatorluğunun payına düşmüş, fakat zaman zaman Mısır’daki Ptolemailosların taarruzuna uğramıştır.Bütün bu zamanlar boyunca İçel bölgesinin bilhassa zengin ormanlarından faydalanılmıştır.Bu bölge ormanları, yakın doğunun denizci kavimleri için başlıca gemi inşaa malzemesi veren bir ülke olmuştur.Eski Mısırlılar, Asurlular, Fenikeliler, Yunanlılar, Makedonyalılar, Selevkoslar, Ptolemailoslar, Romalılar hep bu bölgenin ormanlarından yararlanarak savaş ve ticaret gemilerini yapmışlardır.
Bu çağlarda ve daha sonraları bölgenin en büyük şehri Tarsus idi.O zaman Akdeniz üzerinde bulunan ve limanı henüz dolmamış olan Tarsus, 19.yy’ın başlarına kadar Tarsus çayı yoluyla küçük gemilerin yanaşabilmesine müsaitti. Fakat daha orta çağlarda büyük liman durumunu kaybetmişti. Tarsus’un batısındaki kıyılarda da 2.derecede limanlar bulunuyordu. Buraları çoğunlukla birer korsan yuvası halindeydi. Ancak 19.yy sonlarında Mersin, Tarsus ve Silifke’yi geçerek bölgenin büyük şehri ve limanı haline gelmiştir. Selçuklu hanedanının düşmesiyle Anadolu birliği parçalanınca İçel’in en büyük kısmı Karamanoğulları’nın eline geçmiştir. Fakat Mersin-Tarsus bölgesi daha çok Mısır-Suriye, Türk-Memlük imparatorluğunun himayesindeki Ramazanoğulları’nda kalmıştır. Yıldırım Sultan Bayezit devrinde Karaman krallığı Osmanlı birliğine katılmışsa da 1402 Ankara felaketinden sonra elden çıkmıştır.Ancak Fatih Sultan Mehmet devrinin sonuna doğru Osmanlılar İçel’i alabilmişlerdir.1472’de Silifke de alınarak asıl İçel ele geçirilmiş, fakat Mersin-Tarsus bölgesi ancak 1516’da Yavuz Sultan Selim devrinde Osmanlı Devleti’ne katılmıştır.
CENNET-CEHENNEM

Mersin Silifke yolu üzerindeki Cennet Cehennem obrukları çağlar öncesinin mezarlarıdır.İki obruk birbirinden 10 dk. uzaklıktadır.Sarp kayalıkların derinliklerinde olan Cennet obruğunun gerisindeki büyük mezarlara devrin büyükleri gömülürdü.Buraya Cennet isminin verilmesine, mağaranın ılık oluşu, etrafının yemyeşil zeytinliklerle kaplı oluşu ve yeraltından buz gibi soğuk bir suyun akması sebep olmuştur.
TARSUS

- İlk çağ tarihinin en önemli şehirlerinden olan Milat sıralarında, en az 100.000 nüfusu barındıran büyük Akdeniz limanı Tarsus, denizin dolması nedeniyle içeride kalmış, limanlıktan çıkmış ve önemini kaybetmiştir.Kleopatra’nın Antonius ile buluştuğu Tarsus bu suretle tarihi bir hatıradan ibaret kalmıştır.
- Tarsus çayının sağ kıyısındaki Donuk Taş’ta Roma devri Gymnasium’u vardır.GözlüKule’de ise Yunan ve Roma çağından bazı kalıntılar bulunur.
- Ünlü Eshab-ı Kehf mağarası’nın da Tarsus’ta bulunduğu efsanesi yaygındır. Bu mağarada yedi kişi ile köpekleri Kıtmir (Kıtmir, katmir, ketmir; yedi uyurlar olarak da bilinen Eshab-ı Kehf’in köpeğinin ismidir. Bu köpeğe Al-Rakim, kratim isimleri de verilir). İnanışa göre tam 300 yıl uyumuşlar, uyandıkları zamanda yalnız bir gece geçti sanmışlar.
- İlk devir Hıristiyan devrine ait hatırlardan Hz.İsa’nın ünlü havarisi Paulus’un adını taşıyan kapı taş bir kemerden ibarettir.Roma çağında burası Tarsus’un giriş kapısıymış.Paulus kuyusu denilen ve şehrin içinde bulunan mahalde bu Hıristiyan azizinin doğduğu yerdir.