Ephesos Efes Tarihi

Ephesos, Efes Tarihi

Efesin Antik Kentinin eski adın nedir? Ephesos Antik Kenti ne zaman kurulmuştur?

Efes Antik Kentinin çevresinde hangi kalıntılar vardır? St. Jean Kilisesi nerededir? İsabey Caminin Hz. İsa ile bir ilgisi var mıdır?

Ephesos Efes Tarihi Antik Kentin Dönemleri

Efes Tarihi Antik Kent

Ephesos Batı Anadolu’ da, Ionia bölgesinde kurulmuş antik çağ kentlerinden en ünlüsüdür.Kalıntıları bugün İzmir’in Selçuk ilçesi yakınlarındadır. Kent, önceleri Kaystros (Küçük Menderes) Irmağı’nın Ege Denizi’ne döküldüğü körfezin kıyısında ve Prion (Panayır) Dağı‘nın eteğindeydi. Irmağın getirdiği alüvyonlar limanı doldurunca dağın güneybatı yanına, Koressos Dağı yamaçlarına taşınmıştır.Antik çağda Ephesos, Kaystros Vadisi’nden geçerek Asya’ya ulaşan büyük bir ticaret yolunun batıdaki başlangıç noktasıydı. Batı Anadolu sahillerinin orta kısmını teşkil eden İonia bölgesinde, başta Efes ve Milet olmak üzere fevkalade bir imar planı gelişmiş, bunun yanısıra ilim, felsefe ve güzel sanatlarda da büyük gelişmeler kaydedilmiştir.Bugün bütün dünyanın isimlerini hürmetle andığı Thales, Anaksagoras, Anaksimander ve Heralleitos gibi büyük dehaları İonia yetiştirmiştir. Buradaki başarılar önce klasik Yunan kültürüne ve sonra tüm Batı medeniyetine temel oluşturmuştur. İonia şehirleri önce dini, sonraları politik bir varlık olarak görülen “şehirler konfederasyonuları” kurmuşlardır. Her şehir etrafındaki araziyle birlikte bir şehir devleti ( Polis ) oluşturuyordu. Eski Yunan siyasi ve toplumsal hayatında önemli rol oynayan şehir devlet uygulaması ilk kez İonia’da çıkmıştır. Efes şehri ilk kuruluşundan itibaren birkaç defa yer değiştirmiştir.Bu değişimler bazen politik, bazen doğal mecburiyet kaynaklıdır.

I.DÖNEM

Ephesos

İlk defa kimler tarafından kurulduğu bilinmese de, M.Ö. 2. bin yıl içinde, sonradan Artemis hüviyetine girecek olan Anadolu’nun en eski ve ulu ilahi varlığı olan ana tanrıça Kybele’nin tapınağı yanında kurulduğu bilinmektedir. Eski yazarlar şehrin ilk defa Amazonlar tarafından kurulduğunu, ilk sakinlerinin Karialılarla Leleglerden oluştuğunu yazarlar. Ionialılar, M.Ö. 11. asrın sonlarında Efes ve civarını ele geçirdiler.Reisleri Atina’lı Kodros’un oğlu Androklos Artemision’un etrafında oturan yerli halka dokunmadı.Onları tapınaktan 1200 m batıda, bir limanın kenarında kurduğu yeni şehre taşıdı

II.DÖNEM

Bugünkü stadyum kalıntısının batısındaki küçük tepeden oluşan bu şehir tam bir Ionia şehriydi. 6. asrın sonlarına kadar süren bu dönemde Lydia Krallığı ile sıkı ilişkiler kurulmuştu.Şehrin zeninliği arttı.Ayrıca Artemis mezhebi büyük şöhret kazandı. Anadolu ana tanrıçası Kybele’nin birçok özelliğini kendisinde toplamış olan Efes Artemisi’nin yanında kalabalık bir rahip ve rahibe heyeti hizmet görürdü. Her sene Mart ayında büyük dini şenlikler yapılırdı.Efes şehri özellikle bu ayda hemen her yerden gelen ziyaretçilerle dolup taşardı.Hristiyanlığın kesin zaferine kadar Efes bu dini özelliğini korumaya devam etmiştir.

Son Lydia Kralı Kroisos evlilik yoluyla akrabalık bağları kurduğu ve artık monarşist-aristokratik idareden tiranlık dönemine geçmiş olan İonia krallığını işgal edince Efes halkı Artemisyon’un yanında ovada oturmaya zorlandı. M.Ö. 7. yüzyılda Kimmer saldırılarından, Kimmerlerin Magnesia ( Manisa ) ‘yı ele geçirmesi sonucu kutulan Efesliler Lydialılardan kurtulamamışlardı.

III.DÖNEM

Kroisos 541 yılında Perslere yenilince bu kez Efes Pers egemenliğine girdi.Şehir, Milet gibi isyan etmediğinden yağma ve tahribe uğramadı. (Bu dönemde Herakleitos ‘un, Artemis tapınağına adadığı  “Tabiat” adlı eserinin bir çok parçası günümüze kadar gelmiştir).

İ.Ö. 478′ de Kserkses Yunanistan’da yenilip geri dönerken bütün tapınakları  yağmaladıysa da Efes Artemision’una dokunmadı.Hatta ona bağışta bulundu. M.Ö. 454’ten sonra Efes, Atina’ya düzenli vergi ödemeye başladı.Sparta’yla birleşip Peloponnes savaşına katıldı.(M.Ö.431-404)M.Ö.403 ‘te Atina’ya karşı başlatılan isyana da katıldı .Pers ve Sparta Krallıkları arasında elden ele geçtikten sonra Büyük İskender’in M.Ö.334’te Anadolu’ya geçişi ile Pers hakimiyetinden kurtuldu.50 yıllık refahtan sonra ise İskender’in generallerinden Lysimakhos kenti aldı.Ve şehri Koressos ve Prion dağları arasındaki vadiye taşıttı.

IV.DÖNEM

Lysimakhos şehrin etrafına kuvvetli bir sur çevirdi. Bu yer değişimi ve savunma sistemi ile Efes ilkçağın en zengin ve en parlak ticaret  merkezi haline geldi. Tiyatro, Stadyum, Gymnasion gibi bir çok yapıyla süslendi.

Lysimakhos ölünce Efes bazen Mısır bazen de Suriye krallarıyla birleşti.Ve nihayet  M.Ö.190 yılında Romalıların eline geçti.Romalılar burayı önce Pergamon Krallığına bıraktılar.Sonra  bu krallık ortadan kalktı ve Efes tekrar Romalıların oldu.Önceleri Romalılar ve Pontos krallığı arasındaki savaş yüzünden Şehir sıkıntılı günler geçirdi.Ama Octavius Augustus(M.Ö..63-MÇS 14) devresinde Efes en şaşalı dönemini yaşadı.Bugün Panayır ve Bülbül  Dağları arasında görülen muazzam harabelerin büyük bölümü bu devrin eserleridir.

Roma döneminde Efes bu kez Hıristiyanlığın başlıca merkezlerinden biri oldu.Hıristiyanlığın en önemli simalarından biri olan St.Paul M.S.54’te Efes’e gelip bu dini yaymak için uğraşmıştır. Havarilerin başta gelenlerinden St.Jean (Yuhanna) da Efes’e gelmiş, orada İncil’ini yazmış ve 100 yaşında ölmüştür.İmparator Justinianus (527-565)tarafından azizin kabri üstüne yaptırılan muhteşem kilise ortaçağın en ünlü mabetlerinden biri olmuştur. Efes’in zengin hayatında M.S. 3. yy. da bir gerileme başlar.Bu gerileme  hiç şüphesiz Artemis Tapınağı‘nın Gotlar tarafından yakılıp , yıkılmasından kaynaklanmaktadır.

M.S.431 yılında Efes’te III. Genel Konsil (Concile Oecumenique) toplanmıştır.İmparator Theodosius’u n tertiplediği ve 200’e yakın piskopozun katıldığı bu büyük meclis Efes’teki Hagia Maria veya Megale Eklesia (Meryem Ana) adı verilen kilisede toplanmıştır. Burada “Meryem Tanrının mı yoksa İsa’nın yani insanın mı  anasıdır “tartışması yapılmış. Bir sürü kavgadan sonra 449’da bir ikinci konsil daha düzenlenmiştir. Burada ise Diosko’un öncülük ettiği Monofisizm taraftarlarıyla Papa ve İstanbul Patrikleri arasındaki anlaşmazlık masaya yatırılmıştır.

V.DÖNEM

6. asrın ilk yarısında İmparator Justinianus Ayasuluk tepesindeki St.Jean mezarının üstünde, muhteşem bir bazilika yaptırmıştı. Ekonomik ve sıhhi şartlar ağırlaşınca Efes Halkı şehri  terkedip ,bu tepeye  yerleşmeye başladı.Böylece burada yeni bir şehir kurulmaya başlandı.Efes adı ise 11. yy.’da unutulmaya başlandı .Buraya St.Jean’ın lakabı olan Hagios Theologos dendi.Ortaçağda bu isim Alto Luogo ,Türkler devrinde ise Ayasulug oldu.1090’da Selçuklular şehri zaptetti. Birkaç Türk Beyliği arasında elden ele geçti.1426’da ise kesin olarak Osmanlı’ya katıldı. 19.yy.da Atasuluk artık küçük bir Köydü. Ayasuluk ismi 1914’te “Selçuk”a çevrildi.

EFES’TE YAPILAN KAZILAR

İlk kazıları 1869-1874 arasında British Museum adına J.T.Wood yapmıştır.Artemis tapınağının hem M.Ö.350’den sonra yapılan son halini ,hem de Kroisos dönemine ait olanı çıkarmıştır.Burdan çıkarılan heykeller  British Museuma gönderilmiştir .1904-1905’te aynı müze adına David George Hogarth, bunların altında daha eski 3 tapınak tabanı daha bulmuştur.

Avusturya Arkeoloji Enstitüsü adına R.Heberg kazılarında agora ,tiyatro, arcadiyane, celcus kitaplığını ortaya çıkardı. Birinci Dünya Savaşı’nda kazılar durdu.Roma yerleşmesinin yoğun ve sürekli oluşundan, daha alttaki Helenistik katlara ancak 1960’larda ulaşılabildi.

EFES ÇEVRESİNDEKİ KALINTILAR

EFES TARİHİ AYASULLUK TEPESİ

ST. JEAN KİLİSESİ

Hıristiyan efsanesine göre Saint Jean M.S.50 yıllarında bu tepede yaşayıp ölmüştür. M.S.4. yüzyılda buraya (Ayasulluk Tepesi) ahşap çatılı  bir kilise yapılmıştır. Justinianus (M.S.527-565) zamanında ise halen kalıntıları görülen kubbeli bazilika inşa  edilmiştir.Haç planlı yapıya batıdan “Atrium” denilen büyük avludan girilir .Avlu doğudaki nartekse açılır.Buradan da orta nefe ulaşılır.St.Jean’ın mezarı en ortadaki kubbeli bölümün altındadır.3 nefli  kilise 6 büyük ,5 küçük kubbe ile örtülüydü.Kubbeyi taşıyan ayaklar arasındaki sütun başlıklarından birinde İmparator Justinianus Karısı Theodora ‘nın Monogramı bulunur.

Tepenin etrafındaki surlar erken Hıristiyanlık döneminde Stadionun taşları ile yapılmıştır.

İSA BEY CAMİ

Tepenin altında yer alır.Cami 1375’te Mimar Ali tarafından Aydınoğlu İsa Bey için yapılmıştır.Güzel taş işçiliği gösteren anıtsal portalı ile dikkat çeker.

Selçuk’un içinde Selçuklu döneminden kitabesiz bir türbe ve Bizans çağından kalma su kemerleri vardır.

Efes Harabeleri Tarihi Yerleri

Lysimakhos’un M.Ö.3. yy.da yaptırdığı surların üzerindeki Magnesia kapısından girildiğinde doğu Gymnasion’u ile karşılaşılır.Burası hamamı, palaestrası, geniş avlu ve ders salonları ile komple bir yapıdır.Efes’in ünlü kişilerinden filozof Damianus tarafından yaptırılmıştır.Biraz ilerde yolun sonunda duvarlarındaki haçlardan dolayı yanlışlıkla ‘Lukas Mezarı’ diye tanınan yuvarlak bir mezar anıtı yer alır.Bunun ilerisinde iki çeşme kalıntısı bulunur.

Devlet Agorası

Biraz ilerlediğimizde 160 – 56 m. ölçülerindeki Devlet Agorası’nın bulunduğu yere gelinir.M Ö2. yy.da mevcut olduğu anlaşılan agoranın ortasında, bugün temelleri görülebilen M.Ö. 1.yy’da Mısır Tanrıçası İsis adına yapılmış bir tapınak bulunmaktadır.Agorayı kuzey ve güneyden iki portiko çevirmekteydi.Agorayı kuzeyden sınırlayan portiko bazilika niteliğindeydi. 3 nefli ve her bir nefi 160 m. uzunluğunda koridorlar halindeki bu bazilika Augustus döneminde yapılmış olup, geç devirde değişikliğe uğramıştır.Bu bazilikanın kuzey kenarında doğu-batı doğrultusunda bir odeion bulunur.Burası 1400 kişiyi alabilecek kapasitede olup, P.Vedius Antoninus tarafından M.S.150 yılında odeion veya  bouleuterion olarak yaptırılmıştır. Odeionun sağındaki kalıntılar ise M.S.2.yy’a ait olan Varius hamamlarıdır. Odeiondan batıya doğru ilerlediğimizde 3 tarafı sütunlu ,avlu ile çevrili bir alan içinde Augustus ile Roma’nın kurucu tanrıçası için M.S.14-37 yılları arasında yapılmış iki küçük tapınak görülür.Bunların batısında Efeslilerin devlet işlerini gördükleri prytaneion yer alır.Grek tipindeki bu yapı kutsal ateşin yandığı yerdir.Ve Augustus   döneminde inşa edilmiştir.Bugün Efes müzesinde sergilenen 2 Artemis heykeli de burada bulunmuştur.

Devlet Agorası’nın güney batı köşesinde M.S.80 yılında G.Laecanius Bassus tarafından yaptırılmış olan bir çeşme vardır.Çeşmenin caddeye bakan yüzünü süsleyen birçok heykel bugün müzededir.Bu çeşme Odeionun tam karşısında ,agoranın güneyindeki başka bir çeşme ile irtibatlıdır.

Devlet Agorası’nın güney batı köşesinde ,bugün yalnızca 4 köşe ,2 ayağı kalmış geniş bir kapı İmparator Domitian için yapılmış tapınağın bulunduğu alana açılır.50-100 m. ölçüsündeki  sekiz basamaklı tapınağın terasının  doğusunda birçok odadan meydana gelen dükkanlar vardır.Bunların yanında üzeri kabartmalı 2 sütundan oluşan parapet bulunmaktadır.Bu meydan kazıcıların Domityan yolu dedikleri bir yol ile Küretler Caddesine bağlanır.Bu yol üzerinde M.S. 93 yılında Augustus zamanında yapılmış, Gaius Sextilius Pollio’ya ithaf edilen ve kemeri halen duran anıtsal çeşme ile işlevi bilinmeyen bir yapı vardır.Küretler Caddesi’nin başladığı yerde 4 tarafı zafer takı görünümünde, M.S.1yy.’da yapılmış Gaius Memmius Anıtı yer alır. 

Kuretler Caddesi

Memmius Anıtı‘ndan başlayarak Celsius Kütüphanesine doğru meyilli inen cadde Kuretler Caddesidir. 4.yy.da yapılmış 2 kabartmadan ibaret Herakles Kapısı’ndan geçip aşağıya inilince sağda M.S. 102-114 yıllarında yapılmış Traian Çeşmesi görülür.Kitabesine göre İmparator Traian şerefine yapılmış olup iki katlıdır.Çeşmenin orta nişi içinde İmparatorun heykeli bulunmaktaydı. Kuretler Caddesi üzerinde diğer ilginç bir yapı da Hadrian tapınağıdır. Korinth düzeninde yapılan tapınak bir cella ile bir portikodan oluşur.Kenarlarında dikdörtgen iki sütunla , ortada iki yuvarlak sütun vardır.Sütunlar üzerindeki yuvarlak kemerin ortasında Tyche kabartması görülür.Tapınağın arşitravı üzerindeki yazıtta P.Quintilius adlı biri tarafından İmparator Hadrian ‘a (M.S.117-138)sunulduğu yazılıdır.Tapınak M.S.4.yy.da yıkılmış ve onun için de restore edilmiş ,bu sırada  portikonun iç duvarının üstünü  süsleyen 4 kabartma eklenmiştir.Bu kabartmaların  asılları müzede olup buradakiler alçı kopyalarıdır.Hadrian Tapınağı arkasında Scholastika hamamları yer alır .M.S.100yıllarında yapılan hamamlar M.S. 4.yy.da Scholastika adlı bir kadın tarafından restore edilmiştir.

Yamaç Evleri

Hadrian Tapınağı karşısında Bülbül Dağı eteklerinde zenginlere ait yamaç evleri bulunmaktadır. M.S.1.yy.’da yapılan ve 3-4 kata kadar ulaşan bu özel evlerde son yıllarda yapılan kazılarda mozaikler ,freskler ,heykeller ve daha birçok buluntu ele geçmiş ,evler restore edilerek  ziyarete  açılmıştır.Kuretler Caddesinden inilince yamaç evlerin alt tarafında sekizgen gövdeli ve M.S.1.yy.da yapılmış bir mezar anıtı yer alır.Bu anıt mezar yanında Bizans çeşmesi kalıntıları görülür.

Kuretler Caddesi ile Mermer Caddenin birleştiği yerde M.S.1.yy.da inşa edilip 4.yy.da onarılan ” aşk evi” kompleksi yer alır. Buradaki odalardan bazılarında mozaikler bulunmuştur. Aşk evinin köşesinden  tiyatronun önüne kadar ulaşan cadde mermer caddedir. M.S.1.yy.da yapılmış ,M.S  .yy.da Eutropios isimli bir kişi tarafından verilen parayla yeniden düzenlenmiş ve yerler mermerle kaplanmıştır.Kuretler Caddesinden Mermer caddeye dönmeden tam karşıda Helenistik devirde yapılmış ve bir kahramana ait yuvarlak mezar binasının temel izleri görülür.Panayır Dağı eteklerinde de M.S.50.yılında yapılmış bir mezar anıtı bulunmaktadır.

Efes Celsius Kütüphanesi

Kuretler Caddesi  ile Mermer Caddenin kesiştiği yerde olup son yıllarda restore edilerek ayağa kaldırılmıştır. M.S.110 yılında Prokonsül Gaius Julius Aquila babası Gaius Celsius Polemayeanus adına M.S.135’te bu Celsius Kütüphanesini yaptırmıştır. 2 katlı olan kütüphanenin  cephesi sütunlarla süslenmiş, arasına da heykeller konmuştur. İçersinde papirüs rulolarının konması için  dikdörtgen nişlerinin yer aldığı yapı 11’e 17 ebatlarındadır. Ortada  üst katlara kadar yükselen büyük kemerli  niş içinde bilimin koruyucusu olan Athena’nın bir heykeli bulunuyordu.21 m. genişliğinde, 9 basamakla çıkılan kütüphanenin okuma salonları yanmış ön yüzü sağlam kalmıştır. Celsius’un mermerden yapılmış Lahdi büyük orta nişin altında ve alt kattadır. Yanında ticaret agorasının kapısı yer alır. Kapı son yıllarda restore edilmiştir.

Ticaret Agorası 

Kitaplığın kuzeyinde, kare şeklinde üç tarafında dükkanlar bulunan portiko ile çevrilidir. Ölçüleri 110’a 110’dur. Augustus ve Neron döneminde genişletilmiştir.Kitaplık tarafındaki kapısı M.Ö. 4. yüzyılda yapılmıştır. 3 geçitli olan bu kapının hem Latince hem de Helence yazılmış kitabesinde Agrippa’nın özgür kıldığı iki kölesi Mazaeus ile Mithridates tarafından yapıldığı yazılıdır.

Agora’nın arkasında Serapis Tapınağı vardır.Burası Antoninler devrinde (M.S.138-192) yapılmış, Bizans çağında kiliseye çevrilmiştir.Doğu köşesinde Babtisterium kalıntıları görülmektedir.

Efes Tiyatrosu

Mermer Cadde üzerinde Panayır Dağına yaslanmış 24bin kişilik tiyatro Helenistik  dönemde inşa edilmeye başlanmış, Claudius zamanında genişletilmiş Traian döneminde de tamamlanmıştır. Skenenin iki katını Neron yaptırmıştır. 3.kat  M.S. 2. yüzyılın ortasında eklenmiştir. Tiyatronun ön kısmında Hellenistik dönemden kalma  bir çeşme dikkati çeker.

Arkadiane Caddesi

Tiyatrodan başlayıp limana kadar inen  11 m. genişliğinde 600 m. uzunluğundaki caddedir.İki tarafta revakların yer aldığı cadde Helenistik dönemde yapılmış ama Arcadius döneminde yenilendiği  için onun ismi ile anılmıştır .Caddenin her iki tarafında sütunlar arasında mozaik döşeli 5 m. genişliğinde bir yaya yolu bulunmaktaydı.sütunların arkasında dükkanlar sıralıydı.Caddenin ortasında  Korinth başlıklı 4 sütundan oluşan  bir anıt yükselmekteydi.Anıt erken Bizans devri sitili özellikleri gösteriyordu.Bu yüzden Justinianus zamanında yapılığı söylenebilir. Cadde deniz kenarında liman kapısı ile son bulur.Kuzey tarafını spor tesisleri kaplar.Tiyatro  tarafındaki ilk büyük yapı  tiyatro gymnasionudur (M.S.2.yy).Yapının yalnızca 30-70 ölçüsündeki palaestra kısmı açığa çıkartılmış hamam kısmı kısmen kazılmıştır. Palaestranın kuzeyinde station şeklinde oturma yerleri olan bir alan vardır.

Meryem Ana Kilisesi

Caddenin sağında boydan boya liman Gymnasiyonu ve hamamlar uzanır. Arkasında M.S. 4. yüzyılda inşa edilmiş Meryem Ana Kilisesi yer alır. Kilise Bizans çağı kent duvarının yanından başlayan ve M.S. 2. yy’da inşa edilen Roma bazilikası tipindeki 30 m. genişlikte ve 260 m. uzunlukta bir yapının içine yapılmıştır. İki sütun sırası ile bir orta nef ve iki yan nefe ayrılmış yapı bir borsa binası işlevini görmekteydi. M.S. 4. yy’da  bu yapının batı ucunda Hıristiyanlar ilk kiliselerini yapmışlar, daha sonraki devirlerde de arka arkaya iki kilise daha ekleyerek Roma bazilikasının yarıdan çoğunu kiliseye dönüştürmüşlerdir. Bazilikanın doğu kısmı da piskopos ve din adamlarının ikametine ayrılmıştır.

Atrium’un kuzeyine yapılan Baptisterium 4. yy’a aittir.Silindir biçimlidir ve iyi korunmuştur. M.S.431’de Ecümenik meclis Efes Konsili olarakta bilinenen konsil bu kilisede toplanarak İsa’nın Tanrının oğlu olduğuna ve Meryem Ananın Theotokos (Tanrı doğuran, Tanrının Annesi) olduğuna karar vermişlerdir.

Daha ilerde stadion vardır.Yazıtlardan Neron döneminde yapıldığı anlaşılır. Ayasuluk Tepesindeki erken hristiyanlık dönemindeki  surun yapımı için buradan taşlar alınmıştır.Bugün doğu kapısı ayaktadır.

Vedius gymnasionunu Efesin varlıklı kişilerinden Publius Vedius Antoninus tarafından M.S.150yılında  yaptırılmıştır.Bu yapı gymnasion ve bir hamamın birleştirilmesinden meydana gelmiştir.Efesin en iyi korunmuş yapılarındandır.